4 Aralık 2024 Çarşamba
Van Kalesine dair notlar
Van Kalesine dair notlar
M. Ö. 900-600 yılları arasından Van merkez olmak üzere bölgede büyük bir medeniyet kuran Urartuların kralı I. Sardur (M. Ö. 840-830) tarafından yaptırılmış, yüzyıl kadar adı geçen krallığın başkenti olan Van Kalesinin o zamanki adının Tuşpa olduğunu Asur veUrartuların çivi yazılı kitabelerinden öğreniyoruz. Dünyadaki sayılı eski yapılardan biri olan Van Kalesi, aradan 3000 yıl kadar bir zaman geçmiş olmasına rağmen bugün büyük kısmıyla hala ayakta durmaktadır. Kale 2850 yaşındadır. (M. Ö. 855). Urartular önce Van’ın kuzeyine yerleştiler sonradan Van’ı olarak b ir krallık kuran Urartularda 13 kral geldi. Van Kalesi de bu krallardan ilki olan I. Sardur tarafından yaptırıldı. Kale Van Gölü’nün 4 km. doğusunda ve Van il merkeze 5 km. mesafede bulunmaktadır. Doğu-batı istikametinde göle doğru uzanan kale, 1800 m. uzunluğunda, 120 m. genişliğinde ve takriben 100 m. yükseliğindeki kalker bir kayalığın üzerinde kurulmuştur. Güneyden sarp ve dik-kuzeyden meyili topografik bir özellik göstermektedir. Üç bölümlü kalenin kuzeydeki çıkış yolu, batıdan doğuya doğru hafif rampa şeklindedir. Kalenin girişi kuzey batı uç kısmındadır. Bunun hemen batısında 47 m. uzunluğunda, 13 m. genişliğinde ve 4 m. geniş dikdörtgen planlı Sardur (Madır) Burcu bulunur. Burcun taşları üzerinde I. Sardur tarafından Asur diliyle yazdırılan yazıt Urartu krallığı başken Tuşpa’nın yazılı belgesini oluşturmaktadır. Aynı muhtevaya sahip olan bu yazıtların üçü yapının doğu duvarın üzerinde, diğer üçü de batı duvarı üzerinde bulunmaktadır. Eski devirlerde Göl ile birleşik olduğu anlaşılan bu kayalığın batı ucunda Madır Burcu adı verilen ve I. Sadur tarafından yaptırılan bir iskele vardır. Bu iskelenin inşa kitabesinde çivi yazısı ile şunlar yazılıdır: “Lutipri’nin oğlu, Sarduri’nin yazıtı, büyük kral, güçlü kral, dünyanın kralı, Nairi ülkesinin kralı, eşsiz kral, savaştan yılmayan kral, ben Sarduri Lutipri’nin oğlu Sarduri şöyle sözler; ben bu taş bloklarının (ortalama 35 ton ağırlığında), Alniunu kentinden getirdim ve bu duvarı inşa ettim. Van kalesinin kuzey batı ucundan yukarıya doğru çıkıldığında, Urartu Kralı Argisti’nin mezar odası ile karşılaşılmaktadır. Kalenin güney kesiminde kralların oturduğu taş odaların ve düzgün planlı mezar odaların ana kaya içine oyularak yapılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu zamanında bu mezar odaları, depo ve cephanelik olarak kullanılmıştır. Argisti mezar odalarından doğuya doğru gidildiğinde Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapılan minare, kapı, Su kulesi ve burç görülür. Urartu duvarları üzerinde yükselen Osmanlı yapılarının hemen hepsi yıkılmıştır. Kalenin tam orta kısmının güneyinde “Kurucular” ve “Menva Mezar Odaları” olarak adlandırılan mezar odaları bulunmaktadır. Van Kalesinin güney kesiminde yukarından aşağıdaki su deposuna inen ve halk tarafından “Bin Merdivenler” yahut “Şeytan Merdivenleri” olarak adlandırılan kaya basamakları bulunmaktadır. Van Kalesinin güneyinde kimsenin ulaşamayacağı kayanın orta kısmına doğru, Peri Kralı Kserkes çivi yazısı ile bir kitabe yazdırmıştır. Ayrıca kalenin çeşitli yerlerinde kralların savaşlarına, zaferlere, yapılan işlere dair birçok yazıtlar vardır. Van Kalesi dört bedenle çevrilidir. Bu beden duvarlarından ikisiAkkoyunlu Türkleri ile Osmanlı Türklerinin diğer ikisi de Urartulara aittir. Kalenin içinde Osmanlılar zamanından kalma cami, medrese, askerler için kışlalar ve su sarnıçları vardır. Osmanlılar çağında Van Kalesi önemli üslerden biriydi. Evliya Çelebi, Van Kalesini anlatırken şöyle der: 300 kadar yeniçeri ve topçu iç kalede yaşar. Suluk Kulesi üzerindeki bölme hisarlarda evli askerler dururdu. Kale içinde kiliseden bozma Süleyman Han Camii, saray ve medreseler vardır. Van Kalesinin yüksek duvarlarına ok eriştirmek imkansızdır. Ancak, Evliya Çelebi’ye göre IV. Murat, Revan Savaşından dönerken Pehlivan Sarı Sulak ile Hacı Süleyman’a ok attıran dik kale duvarlarını aşırmıştır. Birinci büyük savaştan önce, Van şehri kalenin güney eteğinde idi. Burası bugün yıkıntı halindedir. Kalede Urartu’lardan sonra Osmanlı’ya kadar pers yazıtı dışında herhangi bir kalıntı gelmemiştir. Doğu tarafındaki sur ve kuleler, kuzey batıya bakan kale giriş kapısı, tahkimat ve diğer beden duvarları, Yukarı Kale, Süleyman Han Camii ve minaresi ile askeri amaçlı kerpiç ve taştan çeşitli yapılar Osmanlı döneminden kalmadır. Tahkimatı sağlayan beden duvarları, burçlar ve kuleler moloz taş, kerpiç ile kesme taş malzemeyle yapılmıştır. Bu duvar tahkimatlar kuzeyden kalenin siluetini oluşturmaktadır. Osmanlılar döneminde kale tamamen askeri amaçlı olarak kullanılmıştır. Asıl şehir kalenin güneyinde kurulmuştur. Burası da Asurlar tarafından devrilmiş. 1915’den sonraki tahrip olmuş haliyle günümüze ulaşmıştır. I. Sarduri’den sonra gelen İşpuini M. Ö. (830-820) Menua M. Ö. (810-786), Argişti M. Ö. (786-764) ve II: Sarduri M. Ö. (764-735) adlı kralların zamanında geliştirilip tahkim edilen kale Asur saldırıları karşısında acze düşen kral II. Rusa başkenti Toprakkale’ye taşıması sonucu önemini kaybetmiştir. Urartu’lardan sonra bölgeye hakim olan uluslar tarafından yeniden onarılan kule savunma bakımından önemi kazanmış ve Osmanlılar zamanında Van Beylerbeyliğine hizmet etmiştir. Anadolu’da eşine az rastlanılan tarihi anıtlardan biri olan Van Kalesi yüzlerce yıllardan beri kullanılmasına birkaç kez el değiştirmesine rağmen, hala ayakta sağlam olarak durmaktadır. Van Kalesinin ünlü Arkeoloji bilgini Layard 1889’da çeşitli kazılar yapmış, ilk ve orta çağlara ait çok değerli eserler bulmuştur. Bugün Van Kalesi Urartulardan kalma çivi yazılı kitabeler, krallara ait kaya mezarları, mabetler, Osmanlı camileri, ihtişamlı burçlar ve güney tarafındaki eski Van şehri harabeleriyle bulunmaz bir anıt şehir manzarası arz etmektedir. Eski Van Şehri Tarihi Van Kalesinin güneyinde bulunan Eski Van Şehri 1915 Rus-Ermeni işgaline kadar yaşanılır bir kent halindeydi. Müslüman ve diğer azınlıklarla birlikte yaklaşık 35.000 insanın yaşadığı şehirde her türde ve dini mimari yapılar vardı. Bu eşli mimari yapılanmanın özünde hoşgörü ve karşılıklı saygının olduğu bir gerçektir.   1918’de Rus’ların bölgeden çekilmesi ile Eski Van şehri ve dışındaki ......... evlerinin tümü yıkılıp yakılmıştır. Günümüzde Eski Van Şehri adeta virane bir görünümündedir. Eski Van Şehrinde önemli bir yer tutan evlerin plan tipi, arazinin sınırı olmasından dolayıdır ki yapılan tümü bitişik nizamda çift katlı nadiren tek katlı olarak inşa edilmiştir. 1918’den sonraki sivil yapılaşmanın günümüzdeki Van şehrinin değişik mahallelerine (Şerefiye, Norşin, Çavuşbaşı, Tepebaşı, Selimbey, Sıhke, Topçuoğlu, Hanikoğlu, Erek, Mercimek, Bahçıvan vs.) gruplar halinde yerleşmişlerdir. Yani yapılaşmadaki evlerin çoğu iki katlı olup, arazinin genişliğinden olmalıdır ki; her ev ayrık plan nizamında ve bahçeli olarak bina edilmiştir. Günümüzde sayıları yaklaşık 15’i bulan Van evleri günün şartlarına uyarlanarak kullanılmaktadır. Abdülselam Arvas Evi, İsmail Ödemiş Evi, Cemil Efendi Evi, Sipahi Oğlu Evi, Ambarcı Mehmet Evi, bazı Abbas Melül Evi gibi. Söz konusu evler değişik planlarda ve formlardan inşa edilmelerine rağmen, işlevsellik olarak birbirleriyle benzerlik göstermektedir. Yapıların teknik özellikleri tipolojik olarak dört guruba ayrılmaktadır. Tek Katlı Evler Çift Katlı Cumbasız Evler Çift Katlı Cumbalı Evler Özel Evler Her evin vazgeçilmez özelliği olan Tandır evi bazen eve bitişik, bazen de ayrı inşa edilirken, ahır, evlerden ayrı, bahçe içinde yer alır. Tamamı ile sokağı açık evlerin zemin katı sofasına çift katlı ahşap bir kapı ile girilmektedir. Sofanı her iki yanında oturma odaları vardır. Sofanın baş tarafında bulunan bir kapı ile servis birimine girilmektedir. Servis ünitesinde yer alan bir kapı tandır evine diğer bir kapıyla da bahçe veya bostana geçilir. Tek katlı olan servis birimine kiler, hela, mutfak, ocak bazen tandır duş alma yeri olan “çal” bulunmaktadır. Alt kattaki sofanı sağında yer alan tek kollu ahşap merdiven ile üst katın sofasına çıkılmaktadır. Üst kat sofasının sokak yönünden ahşap konsollu yere de (köşk) adı verilen bir çıkma vardır. Üst kattaki sofanın her iki yanında özel misafir odaları yer almaktadır. Bölge iklim özelliğinden dolayı evlerde kullanılan tüm pencereler yörede “kuşkanat” adı verilen, mazgal pencerelerdir. İç ve dış duvarların tümü çamur sıva, nadiren üst kat odalarında ise tatlı kireç sıvası kullanılmıştır. Taban kaplamaları alt kat sofa, kaldırım ve servis birimleri, saltışı, tandır evi, mutfakta sıkıştırılmış Toprak üst sofa ve üst sofalar ise ahşap kaplamalardır. Isıtma odada ve sofalarda soba, mutfakta ocak, tandır evinde ise tandır yardımıyla sağlanmaktadır. Evlerdeki duvar malzemesi; su basmanda kesme veya moloz taşı, duvarlarda ise kerpiçtir. Örtü sistemi düşeme, mertek, kamış ve sıva yardımıyla düz dam oluşturmaktadır. Saçak bazı evlerde yok, bazılarında ise tümünde veya sadece ön cephede bulunmaktadır. Cephe düzeni tek katlı evlerde son derece yalın, çift katlı evlerde ise yan ve arka cephe yalın, ön cephe ise oldukça hareketlidir. Giriş kapısının ve cephelerin her iki yanında 40x60 cm’lik bir alan blok taşlarla örülmüştür. Çift katlı cumbalı ve bazı özel evlerin cephelerinin alt ve üst bölümlerinde tuğla örgülü, dikdörtgen, üçgen pahlı veya sivri kemer ile çevrelenmiştir, evde Ay yıldız kabartmalar vardır. Alt ve üst kat pencerelerindeki demir parmaklıklar yörede çok kullanılan motiflerden stilize edilmiş şekiller kullanılmıştır
Üye Girişi
Popüler Videolar
Hava Durumu
Namaz Vakitleri
İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı
Piyasalar
Altın Dolar Euro Bist
2.951,40 34,7503 36,5467 9.713,21